14 Mayıs 2025 Çarşamba

Trump'tan İsrail'e Fırça mı? Gazze'de Neler Oluyor?

ABD eski Başkanı Donald Trump'ın İsrail'e yönelik eleştirel açıklamaları, bölgedeki dengeleri derinden etkiliyor. Sosyolog İsmail Öz, Trump'ın bu çıkışının Gazze'deki savaş, İran gerilimi ve Türkiye-İsrail ilişkileri üzerindeki olası etkilerini İstiklal Gazetesi'ne değerlendirdi. Öz, bu durumun perde arkasında yatan ABD-Çin rekabetine de dikkat çekerek, küresel güç dengelerindeki değişimin bölgeye yansımalarını analiz etti.

ABD-Çin Rekabeti ve Orta Doğu'daki Yansımaları

İsmail Öz, bölgedeki siyasi sorunların temelinde ABD-Çin rekabetinin yattığını vurgulayarak, "İşin arka planında esasen bir ABD-Çin mücadelesi var. ABD, Çin’in Orta Doğu, Asya ve Afrika’daki etkisini sınırlamak, ticaret yolları ve enerji hatları üzerindeki ilerlemesini durdurmak için çeşitli hamleler yapıyor. Bu bölgedeki birçok gelişme de bu büyük mücadelenin bir parçası" dedi. Biden döneminde bu mücadelenin daha örtülü yürütüldüğünü, ancak Trump ile birlikte maskelerin düştüğünü belirtti.

Öz, Trump'ın agresif politikalarının ABD'nin gerçek niyetini daha net ortaya koyduğunu ifade ederek, "Trump, alışıldık diplomatik dili kullanmadan, doğrudan ve sert açıklamalarla hareket ediyor. Neredeyse her gün yaptığı ve zaman zaman birbiriyle çelişen açıklamalar, bu mücadelenin açık bir yansıması. Bu tutum, klasik devlet politikası anlayışından farklıdır. Ancak bu sayede ABD’nin gerçek niyetini artık çok daha net görebiliyoruz" şeklinde konuştu.

"Yeniden Büyük Amerika" Sloganı ve Küresel Müdahaleler

ABD'nin 36 trilyon doları aşan borcuna rağmen "Yeniden Büyük Amerika" sloganıyla hareket ettiğini belirten Öz, bu durumun aslında Amerika'nın eski gücünü kaybettiğinin bir itirafı olduğunu söyledi. Zayıflayan ekonomisi ve Çin karşısında gerileyen konumu nedeniyle ABD'nin küresel müdahalelerinin sürdürülebilir olmaktan çıktığını vurguladı.

Öz, ABD'nin doğrudan savaşa girmek yerine vekalet savaşlarını tercih ettiğini belirterek, "Eğer bu müdahaleler ekonomik olarak bir kazanç sağlamıyorsa, devletler doğrudan savaşa girmek yerine vekalet savaşlarını tercih ediyor. Yani artık doğrudan müdahale yerine, o bölgedeki mezhepsel, etnik ya da siyasi ayrılıkları körükleyerek, çatışma potansiyeli olan grupları silahlandırıp sahaya sürüyorlar. Bu şekilde hem maliyet azaltılıyor hem de hedefe dolaylı yoldan ulaşılmaya çalışılıyor" dedi.

Türkiye'nin Stratejik Rolü ve İsrail'in Korkuları

Öz, Türkiye'nin bu süreçte önemli bir fırsat yakaladığını belirterek, Amerika'nın etkisinin azaldığı bir zeminde bölgesel gücünü artırması gerektiğini vurguladı. Suriye'deki varlığının İsrail'i rahatsız ettiğini söyleyen Öz, "Suriye’deki varlığımızın, eğitim üsleri ve askerî üsler kurma çabalarımızın İsrail’i çok rahatsız ettiğini söyleyen Öz, “Zaten Suriye devriminin başladığı gün, iki yapıdan çok korktuğumu söylemiştim: İsrail ve PKK. Çünkü bu iki yapı, Suriye’deki yeni dengede en çok zarar görecek ve korkacak olanlar" dedi.

İsrail'in Trump'tan istediği desteği alamadığını ve "fırça yemiş gibi" göründüğünü ifade eden Öz, İsrail'in Gazze'ye karşı tutumunu değiştirmemesi halinde korkmaya devam etmesi gerektiğini söyledi. İsrail'in tüm hareketlerinin motivasyonunun teopolitik olduğunu vurgulayan Öz, İsrail'in söylemlerinde samimi olmadığını ve çıkarları gerektirdiği için bazı şeyleri terörize ediyor gibi görünmesinin Türkiye'yi ikna etmemesi gerektiğini belirtti.

Öz'ün analizleri, Trump'ın İsrail'e yönelik eleştirilerinin bölgedeki güç dengelerini nasıl etkileyebileceğine dair önemli ipuçları sunuyor. ABD-Çin rekabeti, Türkiye'nin stratejik rolü ve İsrail'in korkuları gibi unsurlar, önümüzdeki dönemde Orta Doğu'da yaşanacak gelişmelerin seyrini belirleyebilir.

İlgili Haberler