Gazeteci Murat Yetkin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında kamuoyunda dolaşan çeşitli iddialara dair önemli bir değerlendirmede bulundu. İmamoğlu'nun diplomasının iptal edilebileceği, görevden alınabileceği veya yargı süreci sonunda tutuklanabileceği yönündeki senaryoların, beklenenin aksine siyasi olarak İmamoğlu'nu güçlendirdiğini ifade etti.
Mağduriyet Siyaseti mi?
Yetkin'e göre bu tür senaryolar, İmamoğlu'nu cumhurbaşkanlığı yarışının dışına itmek yerine, onu daha görünür ve güçlü hale getiriyor. Toplumsal algı açısından bakıldığında, bu tür baskılar İmamoğlu'na yönelik bir mağduriyet hissi yaratıyor ve bu da halk desteğini artırıyor. Bu durum, siyasi arenada sıkça görülen ve bir adayın veya partinin baskı altında olduğu algısı yaratarak destek toplamasını sağlayan bir strateji olarak değerlendirilebilir.
Murat Yetkin, yazısında bu gelişmelerin arkasında başka hesapların olup olmadığının da sorgulanması gerektiğini belirterek, "Heybedeki turplar varsa da yoksa da, vatandaşın bunu bilmeye hakkı var" ifadesini kullandı. Bu ifade, İmamoğlu'na yönelik iddiaların ve olası senaryoların ardında gizli bir gündem olup olmadığı sorusunu gündeme getiriyor.
İmamoğlu Dosyası: Heybedeki Turplar Nerede?
Yetkin, "İmamoğlu dosyası: heybedeki turplar neden çıkmıyor? Bitti mi yoksa?" başlıklı yazısında, özetle şunları söyledi:
“İmamoğlu’nun üniversite diploması onu Cumhurbaşkanlığı adaylığından düşürecek şekilde iptal edildi ki Üniversiteliler ve liselilerin isyanını kısmen bu yüzden oldu. Seçilerek geldiği makamı, koltuğu altından alındı. Özgürlüğünden edildi, hapse atıldı. Peki, bütün bunlar İmamoğlu’nu siyasi denklemden, cumhurbaşkanlığı yarışından düşürdü mü? Hayır, düşürmedi. Hatta güçlendirdi. Hatta Mansur Yavaş’ı da düşürmedi, onu da güçlendirdi. Üstelik cumhurbaşkanlığı denklemine bir aday daha kattı. O da bu süreçte CHP genel başkanlığından liderliğine terfi eden Özgür Özel oldu."
Yetkin'in bu sözleri, İmamoğlu'na yönelik baskıların aslında onu daha da güçlendirdiğini ve siyasi arenada daha önemli bir konuma getirdiğini vurguluyor. Ayrıca, bu durumun sadece İmamoğlu'nu değil, Mansur Yavaş ve Özgür Özel gibi diğer potansiyel cumhurbaşkanı adaylarını da güçlendirdiği belirtiliyor.
Eskiden Erdoğan bu gibi durumlarda hemen seçime gider, muhalefete dersini verirdi. Oysa şimdi ekonomik kriz buna izin vermiyor. Erdoğan DEM Partiden destek alabilse hemen Meclis’ten seçim kararı geçirir, böylece Anayasal boşluktan yararlanarak aday da olabilir. O da bir yandan Kandil’den beklenen PKK kararına, diğer yandan ABD Başkanı Donald Trump’ın beş dakikada değişebilecek muhabbetine bağlı görünüyor. O nedenle CHP’li belediyeleri ‘silkelemek’ operasyonuyla maaş ödeyemez duruma düşürüp işçi eylemlerinden medet ummak dışında turplar varsa da yoksa da vatandaşın öğrenme hakkı var.”
Sonuç olarak, Murat Yetkin'in değerlendirmesi, Ekrem İmamoğlu'na yönelik iddiaların ve olası senaryoların, siyasi arenada beklenenin aksine bir etki yarattığını gösteriyor. İmamoğlu'nun mağduriyet üzerinden güçlenmesi ve cumhurbaşkanlığı yarışında daha görünür hale gelmesi, Türk siyasetinde dikkatle izlenmesi gereken bir gelişme olarak öne çıkıyor. Vatandaşların bu süreçte olup biteni öğrenme hakkı olduğu vurgusu, şeffaflık ve hesap verebilirliğin önemini bir kez daha hatırlatıyor.