21. Uluslararası Bursa Karagöz Kukla ve Gölge Oyunları Festivali, dün kapılarını açtı ve 23 Kasım'a kadar sürecek. Bu yıl 11 yerli ve 10 yabancı olmak üzere toplam 21 ekip festivalde sahne alacak. Festivalin dikkat çeken konuklarından biri de Yunanistan'dan gelen Anemodoura kukla ve gölge tiyatrosu grubu. 2016 yılında Sofia Chatzoglou, Babis Kostidakis ve Stavros Kostidakis tarafından kurulan ekip, Karagöz'ün Yunanistan'daki yankılarını ve festivaldeki performanslarını anlatıyor.

Karagöz'ün Yunanistan'daki İzleri

Anemodoura ekibinden Babis Kostidakis, Karagöz'ün Yunanistan'daki önemine değinerek, "Karagöz, Karagkiozis ustalarına ilham veren bir sanattı," diyor. Karagöz'ün sadece Türkiye'de değil, Yunanistan'da da köklü bir geçmişi olduğunu ve geleneksel tiyatro sanatına önemli katkılar sağladığını vurguluyor. Karagöz'ün evrensel bir sanat olduğunu ve farklı kültürleri bir araya getirme potansiyeli taşıdığını belirtiyor.

'Karagkiozis ve Ejderha' Sahneye Koyulacak

Anemodoura ekibi, festivalde 'Karagkiozis ve Ejderha' adlı oyunu sahneleyecek. Oyun, Karagöz'ün Yunan versiyonu olan Karagkiozis'in maceralarını konu alıyor. Kostidakis, oyunla ilgili olarak, "Seyircilere eğlenceli ve düşündürücü bir deneyim sunmayı hedefliyoruz," diyor. Oyunun, hem çocuklara hem de yetişkinlere hitap ettiğini ve Karagöz'ün evrensel mesajlarını aktarmayı amaçladığını belirtiyor.

Kukla Sanatının Önemi

Kukla sanatının, özellikle çocuklar için eğitici ve eğlenceli bir araç olduğuna dikkat çeken Kostidakis, kukla tiyatrosunun çocukların hayal güçlerini geliştirdiğini, yaratıcılıklarını desteklediğini ve farklı kültürleri tanımalarına yardımcı olduğunu söylüyor. Ayrıca, kukla tiyatrosunun yetişkinler için de önemli bir sanat formu olduğunu ve toplumsal sorunlara dikkat çekmek, farklı bakış açıları sunmak için kullanılabileceğini vurguluyor.

Bursa Karagöz Kukla ve Gölge Oyunları Festivali, Anemodoura gibi uluslararası ekipleri ağırlayarak, Karagöz'ün evrenselliğini ve kültürel önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. Festival, farklı kültürlerden gelen sanatçıları ve seyircileri bir araya getirerek, kültürel diyaloğu teşvik ediyor ve Karagöz'ün geleceğine katkıda bulunuyor.