Ankara Üniversitesi'nden KHK ile ihraç edilen akademisyen Dr. Cenk Yiğiter, evinin önünde silahlı saldırıya uğradı. Saldırının ardından sosyal medya hesabından bir açıklama yapan Yiğiter, sağlık durumu hakkında bilgi verdi ve olayın faillerine yönelik sert ifadeler kullandı.

Saldırı Anı ve İlk Tepkiler

Dün akşam saatlerinde meydana gelen olayda, Cenk Yiğiter evinin önünde kimliği belirsiz kişi veya kişilerce silahlı saldırıya uğradı. Saldırıyı sosyal medya hesabından duyuran Yiğiter, "Evimin önünde silahlı saldırıya uğradım. Hayati bir tehlikem yok, ambulans bekliyorum" şeklinde bir paylaşım yaptı. Bu paylaşım, kısa sürede büyük yankı uyandırdı ve Yiğiter'e destek mesajları yağdı.

Olayın ardından emniyet güçleri soruşturma başlatırken, Yiğiter'in sevenleri ve meslektaşları endişelerini dile getirdi. Saldırının nedeni ve failleri hakkında henüz resmi bir açıklama yapılmazken, Yiğiter'e yönelik bu saldırının, geçmişte yaşadığı olaylarla bağlantılı olabileceği ihtimali üzerinde duruluyor.

Cenk Yiğiter'den Sağlık Durumu Açıklaması

Saldırının ertesi günü, Cenk Yiğiter sosyal medya hesabından sağlık durumuna ilişkin yeni bir paylaşım yaptı. Yiğiter, paylaşımında şu ifadelere yer verdi:

Yiğiter'in bu açıklaması, sevenleri tarafından büyük bir sevinçle karşılandı. Ancak, Yiğiter'in kullandığı sert ifadeler, olayın vahametini ve Yiğiter'in yaşadığı öfkeyi de gözler önüne serdi.

Cenk Yiğiter Kimdir?

Cenk Yiğiter, Barış Akademisyeni ve avukat olarak tanınmaktadır. Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden ihraç edilmiştir. İhraç edildikten sonra da hukuk mücadelesine devam etmiş ve çeşitli platformlarda düşüncelerini dile getirmeye devam etmiştir. Yiğiter, özellikle insan hakları, hukuk devleti ve demokrasi konularındaki çalışmalarıyla tanınmaktadır.

Saldırının Ardından Yaşananlar

Cenk Yiğiter'e yapılan bu saldırı, Türkiye'de ifade özgürlüğü ve akademisyenlere yönelik baskılar konusunu yeniden gündeme getirdi. Birçok sivil toplum kuruluşu ve siyasi parti, saldırıyı kınayarak, faillerin bir an önce bulunmasını ve adalete teslim edilmesini talep etti. Ayrıca, Yiğiter'e destek amacıyla çeşitli etkinlikler düzenlenmesi planlanıyor.

Bu üzücü olay, Türkiye'deki kutuplaşmanın ve nefret söyleminin ne kadar tehlikeli boyutlara ulaştığını bir kez daha gözler önüne serdi. Yetkililerin, bu tür olayların önüne geçmek için daha etkili önlemler alması ve toplumda hoşgörü ve diyalog kültürünü geliştirmesi büyük önem taşıyor.