AKP Rize Milletvekili Harun Mertoğlu'nun, Meclis'te Ekrem İmamoğlu protestolarında gözaltına alınanlara yönelik hak ihlalleri tartışılırken anlattığı fıkra, Meclis'i karıştırdı. CHP'li Murat Emir'in "Haddinizi bileceksiniz!" sözleri tansiyonu yükseltti.

Fıkra Gerilimi Tırmandırdı

İYİ Parti'nin, 19 Mart'ta başlayan eylemlerdeki hak ihlallerinin araştırılması önergesi üzerine söz alan AKP'li Mertoğlu, kürsüden bir Bektaşi fıkrası anlatarak tartışmayı farklı bir boyuta taşıdı. Mertoğlu'nun fıkrası şöyleydi:

"Bektaşi'ye sormuşlar 'Neden namaz kılmıyorsun?' diye. Cevap olarak 'Allah Kur'an'da 'Namaz'a yaklaşmayın.' buyuruyor' demiş. 'Ama ayetin başında 'içkiliyken' deniyor' diye hatırlattıkları zaman da Bektaşi 'Ben hafız değilim, o kadarını bilemem' demiş. İYİ Parti Grubunun önerisi nedense bana bu fıkrayı hatırlattı."

Mertoğlu, fıkranın ardından AK Parti döneminde insan hakları konusunda atılan adımlara değinmek istediğini ancak zamanın kısıtlı olduğunu belirtti. Anayasa'nın 12. maddesine atıfta bulunarak, herkesin kişiliğine bağlı temel hak ve hürriyetlere sahip olduğunu vurguladı.

CHP'den Sert Tepki: "Haddinizi Bileceksiniz!"

Mertoğlu'nun fıkrası, Meclis'te büyük tepkiyle karşılandı. Muhalefet milletvekilleri, Mertoğlu'na sert eleştiriler yöneltti. CHP'li Murat Emir, Mertoğlu'na hitaben şunları söyledi:

"Ben böyle bir tavrı kendisine yakıştırmamıştım. Ama kendisi kendisine yakıştırıyor. Ne siz ne bir başkası bu ülkedeki Alevileri, Bektaşileri böylesine tutum kullanamazsınız. Haddinizi bileceksiniz!"

Mertoğlu, gelen tepkiler üzerine fıkranın internette herkesin ulaşabileceği bir içerik olduğunu ve ayrımcılık kastıyla hareket etmediğini savundu. Ancak, bir inanç grubunun incinmesi halinde özür dileyeceğini ifade etti.

Siyasi Arenada Fıkra Polemiği

Meclis'te yaşanan bu olay, siyasi arenada yeni bir tartışma başlattı. Bir milletvekilinin Meclis kürsüsünden anlattığı fıkranın, siyasi gerilimleri tırmandırması ve tepkilere yol açması, siyasi iletişimde üslubun önemini bir kez daha gözler önüne serdi.

Bu olay, siyasetçilerin kullandığı dilin ve üslubun, toplumun farklı kesimleri üzerindeki etkisini göstermesi açısından önemli bir örnek teşkil ediyor. Siyasi arenada daha yapıcı ve birleştirici bir dil kullanılması, toplumsal kutuplaşmanın önüne geçilmesi açısından büyük önem taşıyor.