Zihin Okuyan Yapay Zeka: Düşünceleriniz Artık Güvende Mi?
Politika

Zihin Okuyan Yapay Zeka: Düşünceleriniz Artık Güvende Mi?


18 June 20255 dk okuma9 görüntülenmeSon güncelleme: 29 June 2025

Bilim kurgu filmlerinden fırlamış gibi duran beyin-bilgisayar arayüzü (BCI) teknolojisi, yapay zekâ ile birleşerek gerçekliğe dönüşüyor. Sidney Teknoloji Üniversitesi (UTS) araştırmacılarının geliştirdiği proje, insan düşüncelerini doğrudan çözmeyi hedefliyor. Yapay zekâ destekli sistemler, zihinden geçen imgeleri, kelimeleri ve düşünceleri analiz edebiliyor. Peki, bu teknoloji ne kadar gelişti ve gelecekte bizi neler bekliyor?

Düşünceleri Metne Döken Yapay Zeka Modeli

GrapheneX-UTS İnsan Merkezli Yapay Zeka Merkezi'nden Dr. Daniel Leong, EEG başlığına benzer bir cihazla deneyler yapıyor. Bu cihazdaki 128 elektrot, beynin elektriksel sinyallerini algılayıp bilgisayara iletiyor. Normalde epilepsi teşhisinde kullanılan bu yöntem, şimdi düşünceleri metne çevirmek için kullanılıyor.

Leong'un sessizce "mutlu zıplamak, sadece ben" cümlesini okuması, yapay zeka modelinin beynindeki sinyalleri analiz etmesini sağlıyor. Model, daha önce bu metinleri okuyan gönüllülerin EEG verilerini analiz ederek her kelimenin karşılık geldiği beyin dalgalarını öğreniyor. Büyük dil modelleri sayesinde cümle içindeki olası hatalar da düzeltiliyor. Sonuç olarak, Leong'un düşünerek verdiği sinyallerden yapay zeka, "Mutlu bir şekilde atlıyorum, sadece benim" cümlesini başarıyla oluşturuyor. Bu sistem hala geliştirme aşamasında olsa da, gelecekte iletişimde devrim yaratma potansiyeli taşıyor.

Bu teknolojinin potansiyel kullanım alanları oldukça geniş:

  • Felçli hastaların rehabilitasyonu
  • Otizmli bireyler için konuşma terapisi
  • Dikkati artırma ve hafızayı güçlendirme
  • Duygusal dengeyi iyileştirme

Beyin-Bilgisayar Arayüzleri: Geçmişten Bugüne

Beyin-bilgisayar arayüzleri, 20 yıl önce kuadriplejili bir kişinin beyin sinyalleriyle fare imlecini hareket ettirmesiyle dikkat çekti. Günümüzde cerrahi olarak yerleştirilebilen ve ameliyat gerektirmeyen (non-invaziv) seçeneklerle gelişimini sürdürüyor. UTS'ten Prof. Dr. Chin-Teng Lin, dışarıdan ölçüm yapılan sistemlerde sinyallerin gürültülü olabildiğini, bu nedenle yapay zekanın sinyalleri filtreleyip güçlendirerek konuşma belirteçleri oluşturduğunu belirtiyor.

NSW Üniversitesi'nden biyoelektronik uzmanı Dr. Mohit Shivdasani, yapay zekanın her bireyin beyin dalga desenlerini tanıyarak kişiselleştirilmiş çözümler sunabileceğine dikkat çekiyor. "Bir kişide işe yarayan model, başka birinde farklılık gösterebilir. Yapay zeka bu farklılıkları hızla öğrenebilir," diyor. Ekip, bu öğrenmeyi desteklemek için "neurofeedback" adı verilen bir yöntem kullanıyor. Şu anda ortalama %75 doğruluğa ulaşıldı; hedef ise %90.

Bu teknolojinin günlük hayata entegre olabilmesi için daha kompakt hale gelmesi gerekiyor. Prof. Lin, artırılmış gerçeklik gözlükleri gibi giyilebilir cihazlara entegre edilebileceğini söylüyor. Büyük teknoloji şirketleri şimdiden elektrotlu kulaklıklar gibi beyin sinyallerini okuyabilen cihazlar üzerinde çalışıyor. Ancak tüm bu gelişmelerle birlikte, "beyin mahremiyeti" ve etik kullanım konuları da gündeme geliyor. Dr. Shivdasani, "Bu araçlara sahibiz, ama ne için ve ne kadar etik bir şekilde kullanacağımız asıl soru," diyerek önemli bir uyarıda bulunuyor.

Zihin okuma teknolojisi, tıp, eğitim ve rehabilitasyon alanlarında devrim yaratma potansiyeli taşıyor. Felçli hastaların iletişim kurmasını sağlamaktan, otizmli bireylerin sosyal becerilerini geliştirmesine kadar birçok alanda umut vadediyor. Ancak bu teknolojinin etik sınırları ve potansiyel kötüye kullanımları da göz ardı edilmemeli. Beyin mahremiyetinin korunması ve teknolojinin sorumlu bir şekilde geliştirilmesi, insanlığın geleceği için kritik önem taşıyor.