
ABD'den Seyahat Yasağı Şoku! Hangi Ülkeler Listede?
ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem'in yaptığı açıklama, dünya genelinde yankı uyandırdı. ABD'nin seyahat yasağı uygulayacağı ülke sayısının 30'u aşabileceği belirtildi. Bu durum, uluslararası seyahat özgürlüğü ve göçmenlik politikaları açısından önemli bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor. Peki, bu kararın arkasında yatan sebepler neler ve hangi ülkeler listede yer alabilir?
ABD Seyahat Yasağı Neden Genişletiliyor?
Bakan Noem, seyahat yasağının genişletilmesinin temel nedenini, ülkelerin istikrarlı hükümetlere sahip olmaması ve vatandaşlarının kimliklerini doğrulama konusunda yetersiz kalmaları olarak açıkladı. Bu durum, ABD'nin ulusal güvenliğini tehdit edebilecek kişilerin ülkeye girişini kolaylaştırabileceği endişesini taşıyor. Noem, "Eğer istikrarlı bir hükümetleri yoksa, kendilerini idame ettirebilen ve bize bu kişilerin kim olduğunu söyleyip onları incelemeye yardımcı olabilecek bir yönetime sahip değillerse, neden o ülkeden insanların ABD'ye gelmesine izin verelim?" şeklinde konuştu.
26 Kasım'da Beyaz Saray yakınlarında yaşanan ve 2 Ulusal Muhafız üyesinin yaralanmasıyla sonuçlanan saldırı, bu kararın alınmasında etkili oldu. Saldırının ardından Trump yönetimi, seyahat yasağına ilişkin çalışmaları hızlandırdı. Bu olay, ABD'nin göçmenlik politikalarını daha da sıkılaştırmasına ve güvenlik önlemlerini artırmasına yol açtı.
Hangi Ülkeler Risk Altında?
Bakan Noem, hangi ülkelerin listeye ekleneceğine dair net bir bilgi vermedi. Ancak, daha önce Trump yönetimi tarafından seyahat yasağı uygulanan ülkeler göz önünde bulundurulduğunda, benzer özelliklere sahip ülkelerin de risk altında olduğu söylenebilir. 5 Haziran'da imzalanan başkanlık kararnamesiyle Afganistan, Myanmar, Çad, Kongo Cumhuriyeti, Ekvator Ginesi, Eritre, Haiti, İran, Libya, Somali, Sudan ve Yemen vatandaşlarının ABD'ye seyahati yasaklanmıştı. Ayrıca, Burundi, Küba, Laos, Sierra Leone, Togo, Türkmenistan ve Venezuela vatandaşlarına da seyahat kısıtlamaları getirilmişti.
Bu ülkelerin ortak özellikleri arasında siyasi istikrarsızlık, ekonomik zorluklar ve insan hakları ihlalleri bulunuyor. ABD, bu ülkelerden gelen kişilerin kimliklerini doğrulama ve güvenlik tehdidi oluşturup oluşturmadıklarını belirleme konusunda zorluklar yaşıyor. Bu nedenle, benzer sorunlara sahip ülkelerin de seyahat yasağı listesine eklenmesi bekleniyor.
ABD'nin 3 Aralık'ta "yüksek riskli ülke" sınıfında yer alan 19 ülkenin vatandaşları tarafından yapılan bütün iltica başvurularını ve göçmenlik yardım taleplerini durdurması da bu yöndeki adımlardan biri olarak değerlendirilebilir.
Saldırının Ardından Alınan Ek Önlemler
Başkent Washington'da yaşanan saldırının ardından ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, başkentteki Ulusal Muhafızların sayısını artıracağını ve Başkan Donald Trump'ın talimatıyla 500 yeni askerin Washington'a sevk edileceğini açıklamıştı. Bu durum, başkentte güvenliğin en üst düzeye çıkarılması ve benzer olayların önüne geçilmesi amacıyla alınan bir önlem olarak değerlendiriliyor.
Saldırıyı gerçekleştiren Rahmanullah Lakanwal'ın Afganistan uyruklu olması ve geçmişte CIA ile çalıştığı iddiaları, olayın uluslararası boyutunu gözler önüne seriyor. Lakanwal'ın, görev yaptığı birliğin yol açtığı kayıplar nedeniyle "rahatsız olduğu" yönündeki haberler, saldırının arkasındaki motivasyonu anlamaya yardımcı oluyor.
ABD'nin seyahat yasağı kararının genişletilmesi, uluslararası ilişkilerde yeni gerilimlere yol açabilir. Özellikle, yasağın hedefinde olan ülkeler, bu kararı ayrımcı ve insan haklarına aykırı olarak değerlendirebilir. Ancak, ABD yönetimi, ulusal güvenliğini koruma ve terörle mücadele gerekçesiyle bu kararı savunmaya devam edecektir. Bu durumun, önümüzdeki dönemde ABD'nin göçmenlik politikaları ve uluslararası ilişkileri üzerinde önemli etkileri olması bekleniyor.











