Bianet editörü Tuğçe Yılmaz, dün akşam saatlerinde İstanbul Kadıköy'de Genel Bilgi Taraması (GBT) sırasında polis tarafından gözaltına alınmış ve ifadesi alınmak üzere karakola götürülmüştü. Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 301. maddesi kapsamında işlem yapılacağı belirtilen Yılmaz, avukatının dosya içeriğini görmesine izin verilmemesiyle tartışma yaratmıştı. IPS İletişim Vakfı Hukuk Danışmanı Aynur Tuncel Yazgan, gözaltının usulsüz olduğunu ve savunma hakkının engellendiğini savunmuştu. Ancak, sabah saatlerinde Yılmaz serbest bırakıldı.

Gözaltı Süreci ve Hukuki İtirazlar

Tuğçe Yılmaz'ın gözaltına alınma süreci, hukuki tartışmaları da beraberinde getirdi. Avukat Aynur Tuncel Yazgan, yakalama nedeninin somut olarak gösterilmediğini ve dosya inceleme olanağı sağlanmadığını belirterek, bu durumun savunma hakkını engellediğini vurguladı. Yazgan, CMK 100/4'e göre iki yılı geçmeyen hapis cezası öngörülen suçlarda tutuklama yasağı bulunduğunu hatırlatarak, "Tutuklama yasağı olan bir soruşturmada, yeri yurdu ve çalıştığı yer belli olan bir kişiye neden gözaltı kararı verildiğini" sorguladı.

Yazgan ayrıca, CMK 91/2. maddesinin sadece zorunlu hallerde gözaltı kararı verilmesine olanak sağladığını, bu somut durumda ise böyle bir zorunluluk bulunmadığı halde Yılmaz'ın gözaltına alınmasının usulsüz olduğunu savundu. Bu itirazlar, gözaltı kararının hukuki dayanağına ilişkin soru işaretleri yarattı.

Serbest Bırakılma ve Soruşturma Nedeni

Geceyi karakolda geçiren Tuğçe Yılmaz, savcılık ifadesi için önce Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'ne götürüleceği bilgisi verilmiş, ancak daha sonra Kartal'daki İstanbul Anadolu Adliyesi'ne sevk edilmişti. Burada Yılmaz hakkında, "Türkiyeli Ermeni gençler anlatıyor: 109 yıldır süren yas" başlıklı haberi nedeniyle soruşturma açıldığı öğrenildi. Savcılık ifadesinin ardından Yılmaz serbest bırakıldı.

Soruşturmaya konu olan haberin içeriği ve TCK 301 kapsamında değerlendirilmesi, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü açısından önem taşıyor. Bu tür soruşturmalar, kamuoyunda tartışmalara yol açabiliyor ve basın mensuplarının çalışmalarını etkileyebiliyor.

Tuğçe Yılmaz'ın serbest bırakılması, hukuki sürecin henüz tamamlanmadığı anlamına geliyor. Soruşturmanın ilerleyen aşamalarında, haberin içeriği ve ifade özgürlüğü kapsamındaki değerlendirmesi daha da önem kazanacak. Bu süreç, Türkiye'deki basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü tartışmalarına yeni bir boyut kazandırabilir.