TRT muhabiri Murat Söylemez'in Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'a yönelik yaptığı skandal benzetme sosyal medyada büyük yankı uyandırdı. Söylemez'in paylaşımı, basın etiği ve tarafsızlık ilkeleri çerçevesinde tartışmalara yol açarken, TRT yönetiminden henüz bir açıklama gelmedi.
Olayın Fitili Nasıl Ateşlendi?
Olay, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın CHP Genel Başkanı Özgür Özel'i hedef alan bir paylaşımıyla başladı. Fidan'ın "Artık haddini bil!" şeklindeki ifadesi sosyal medyada geniş yankı buldu. Bu paylaşıma yorum yapanlar arasında TRT Haber Bayburt muhabiri Murat Söylemez'in cevabı ise adeta bomba etkisi yarattı.
Söylemez, Hakan Fidan'ın paylaşımına şu sözlerle karşılık verdi:
“Hakan Başkan, Rusya’da Putin’e muhalif kim varsa kazara veya eceliyle öte tarafı boyladı. Putin hepsine baş sağlığı da diledi. Reise diktatör diyenler ülkemizde cirit atıyor. Bilmem anlatabildim mi?”
Sosyal Medya Ayağa Kalktı
Söylemez'in bu sözleri, sosyal medyada büyük tepkilere neden oldu. Kullanıcılar, TRT gibi bir kamu yayın kuruluşunda görev yapan bir muhabirin bu tür bir dil kullanmasının kabul edilemez olduğunu ve basın etiğiyle bağdaşmadığını savundu. Birçok kullanıcı, TRT yönetimini göreve çağırarak Söylemez hakkında işlem yapılması talebinde bulundu.
İşte sosyal medyadan gelen bazı tepkiler:
- "TRT muhabirinin bu paylaşımı tam bir skandal! Tarafsızlık ilkesi ayaklar altında."
- "Bu nasıl bir üslup? Bir kamu görevlisinin bu şekilde siyasi yorum yapması kabul edilemez."
- "TRT yönetimi derhal harekete geçmeli ve bu muhabir hakkında soruşturma başlatmalı."
Gelen tepkilere rağmen TRT yönetiminden henüz bir açıklama yapılmadı. Bu durum, tepkilerin daha da artmasına neden oldu. Kamuoyunda, kamu kurumlarında çalışan gazetecilerin sosyal medya paylaşımlarına yönelik denetim ve etik kuralların yeniden gözden geçirilmesi gerektiği yönünde bir fikir birliği oluşmaya başladı.
TRT'den Açıklama Bekleniyor
TRT yönetiminin bu olay karşısında nasıl bir tutum sergileyeceği merakla bekleniyor. Kamuoyunun beklentisi, TRT'nin basın etiği ve tarafsızlık ilkelerine uygun bir şekilde hareket ederek gerekli adımları atması yönünde. Aksi takdirde, TRT'nin güvenilirliği ve itibarı daha da zedelenebilir.
Bu olay, Türkiye'de basın özgürlüğü, etik ilkeler ve kamu yayıncılığı konularında önemli bir tartışma zemini oluşturdu. Umuyoruz ki bu tartışmalar, daha şeffaf, tarafsız ve etik değerlere saygılı bir medya ortamının oluşmasına katkı sağlar.
