Zonguldak'ta yaşayan 40 yaşındaki Aytaç Öztürk, şiddetli karın ağrısı şikayetiyle gittiği hastanede yaşadığı şok edici olayla gündeme geldi. Öztürk'ün iddiasına göre, hastanede herhangi bir tetkik yapılmadan kendisine ağrı kesici iğne uygulandı. Ancak bu iğne, Öztürk'ün bacağında kalıcı hasara yol açarak yürüme yetisini kaybetmesine neden oldu.

İğne Sonrası Felç İddiası

Olayın ardından 23 gün boyunca tedavi gören Aytaç Öztürk, yaşadığı mağduriyetin sorumlularının bulunması için savcılığa suç duyurusunda bulundu. Öztürk, hastanenin gerekli tetkikleri yapmadan uyguladığı iğne nedeniyle sağlığının bozulduğunu ve hayatının kabusa döndüğünü belirtti. "Karın ağrısıyla gittim, yürüyemez hale geldim" diyen Öztürk, adaletin yerini bulmasını istediğini ifade etti.

Hukuki Süreç Başlatıldı

Aytaç Öztürk'ün avukatı aracılığıyla yaptığı suç duyurusunda, hastane yetkilileri ve iğneyi uygulayan sağlık personeli hakkında gerekli soruşturmanın başlatılması talep edildi. Avukat, müvekkilinin yaşadığı mağduriyetin giderilmesi ve sorumluların cezalandırılması için hukuki sürecin takipçisi olacaklarını vurguladı. Bu tür olayların tekrarlanmaması için gerekli önlemlerin alınması gerektiği de belirtildi.

Tıp Dünyasında Ağrı Kesici İğneler ve Riskleri

Ağrı kesici iğneler, akut ağrıların hızlı bir şekilde giderilmesi için sıklıkla başvurulan bir yöntemdir. Ancak, her tıbbi müdahalede olduğu gibi ağrı kesici iğnelerin de belirli riskleri bulunmaktadır. Özellikle sinir hasarı, alerjik reaksiyonlar ve enfeksiyon gibi komplikasyonlar nadir de olsa görülebilir. Bu nedenle, iğne uygulaması öncesinde hastanın detaylı bir şekilde değerlendirilmesi ve olası riskler hakkında bilgilendirilmesi büyük önem taşır. Hastanın tıbbi geçmişi, alerji durumu ve kullandığı ilaçlar gibi faktörler göz önünde bulundurularak en uygun tedavi yönteminin belirlenmesi gerekmektedir.

• Hasta Değerlendirmesi: İğne öncesi hastanın detaylı tıbbi öyküsü alınmalı.
• Risk Bilgilendirmesi: Hastaya olası riskler hakkında bilgi verilmeli.
• Uygun Yöntem Seçimi: Hastanın durumuna uygun en uygun tedavi yöntemi belirlenmeli.

Aytaç Öztürk'ün yaşadığı bu üzücü olay, sağlık hizmetlerinde dikkat ve özenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Umuyoruz ki, yetkililer bu iddiaları titizlikle soruşturacak ve benzer vakaların yaşanmaması için gerekli önlemleri alacaktır. Yaşanan bu talihsiz olay, hastaların sağlık kuruluşlarına olan güvenini sarsarken, benzer durumların önüne geçilmesi adına önemli bir ders niteliği taşıyor. Adaletin yerini bulması ve sorumluların cezalandırılması, hem Aytaç Öztürk için bir nebze olsun teselli olacak, hem de toplumun sağlık sistemine olan inancını yeniden tesis etmeye yardımcı olacaktır.