
Çözüm Süreci: Eyleyen mi, İzleyen mi? Barış İçin Ne Yapmalı?
Türkiye'de Kürt meselesinin çözümü için başlatılan süreç, umutları yeşertti. Ancak, sürecin kalıcı barışa evrilmesi ve toplumsallaşması için daha fazla çaba gerekiyor. İnsan hakları savunucuları, siyasi iradenin sağlam olması, çatışmalı dönemin politikalarından vazgeçilmesi ve toplumun her kesiminin sürece dahil olması gerektiğini vurguluyor.
Çözüm Sürecinde Neler Yaşandı?
MHP lideri Devlet Bahçeli ile DEM Parti eş genel başkanı Tuncer Bakırhan'ın tokalaşması, çözüm sürecinin yeniden başlamasına vesile oldu. Ardından, Abdullah Öcalan'ın barış çağrısı, PKK'nin kendisini fesih kararı ve TBMM'de Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun kurulması gibi gelişmeler yaşandı. Tüm bu gelişmeler, toplumda barış umutlarını artırdı.
- Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat tarihli Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı
- PKK’nin 12 Mayıs tarihli kendisini fesih kararı
- 11 Temmuz tarihli Süleymaniye’deki Casene Mağarasındaki silah yıkma töreni
- 5 Ağustos’ta TBMM çatısı altında bu konuya özgü Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunun kurulması
- Abdullah Öcalan’ın 9 Temmuz’daki görüntülü mesajı
Ancak, barışın nasıl toplumsallaştırılacağı ve sürecin kalıcı barışa nasıl evriltileceği konusunda hala soru işaretleri bulunuyor.
Barışın Toplumsallaşması ve Kalıcı Kılınması İçin Neler Yapılmalı?
İnsan hakları savunucularına göre, barışın toplumsallaşması için öncelikle toplumun geniş kesimlerinin süreci benimsemesi ve desteklemesi gerekiyor. Bu da, toplumsal, siyasal, kültürel ve ekonomik alanlardaki standartların yükseltilmesiyle mümkün olabilir. Örneğin, Terörle Mücadele Kanunu gibi muhalifleri susturmaya yönelik mevzuatta değişiklikler yapılarak ifade özgürlüğü korunabilir.
Barışın kalıcı kılınması için ise siyasi iradenin sağlam olması, çatışmalı dönemin politikalarından vazgeçilmesi ve hakkın kullanım alanını genişletecek politikalar izlenmesi gerekiyor. Siyasetçilerin tutuklanması, belediyelere kayyım atanması, basın özgürlüğüne yönelik saldırılar son bulmalıdır. Ayrıca, anadilinde kamusal hizmetler için gerekli bütçe ayrılmalı ve yeterli personel istihdam edilmelidir.
Dönüştürücü Aktör Olmak ve Eyleme Geçmek
Barışı düşleyen ve barışa dair sözü olan herkesin daha fazla çaba sarf etmesi gereken bir dönemdeyiz. Dönüştürücü gücümüzü kullanarak sürece dahil olmalı ve sözümüzü kurmalıyız. İnsan hakları savunucuları olarak, sürece aktif bir şekilde katılıyoruz ve barışın kalıcılaşması için elimizden geleni yapıyoruz. İHD olarak sürecin aktif bir öznesi olması için çabamız sürüyor. Her toplantımızda barış ana gündem maddelerimizden birisi. Ayrıca, bu konuda kamuoyuna açık düzenlediğimiz etkinlikler, sürece dair yaptığımız açıklamalar, hazırladığımız raporlar mevcut. Son olarak, 26 Eylül’de Kürt Meselesinin Çözümüne Dair Yasal Değişiklik Önerileri başlıklı çalışmamızı hazırladık.
Üzerinden geçen bir yılın ardından tokalaşma ve devamındaki gelişmeler iyi ki yaşandı. Dileğimiz en kısa sürede iyi ki süreç yürütüldü ve barış inşa edildi diyebilmek. Tabi ki, bu dileğimizin kendiliğinden gerçekleşmeyeceğinin farkındayız. Dileğimizi gerçekleştirmek için daha fazla çaba sarf etmeliyiz. Barış, eşitlik, demokrasi ve insan hakları mücadelesi yürütenler olarak dönüştürücü aktör olabilmemiz gerekiyor. Sürece dahil olmamız, sözümüzü kurmamız barışın kalıcılaşmasına katkı sunar. Sürecin izleyeni değil eyleyeni olmalıyız. Sürece dahil olarak, aktif rol alarak ve barış için çaba göstererek, kalıcı bir çözümün mümkün olduğuna inanıyoruz. Unutmayalım ki, barış herkesi güçlendirir ve herkese iyi gelir.